Üniversiteye başladığım günden bu yana televizyon ile aram yok; ama henüz liseye giden bir genç kızken onu izlediğimi hatırlıyorum. ‘En Son Babalar Duyar’da anne rolündeydi; nasıl da tatlıydı. Sanırım ziyadesiyle gerçekti de, hepimiz Şükran’ı ve bu diziyi çok sevdik. Öyle her bir detayını hatırlamıyorum; ama şimdi onu uğurladığım bu cümleleri yazarken hatırımda o tatlı gülüşü ve sinirlendiğinde çocuklarına kızan ifadesi var. Hepimizin bir şekilde bildiği o gülüş ve o ifade. Evet, bu çok gerçekti ve sanırım hepimizin hatırında o hali ile kalacak...
Şimdi ise onu uğurlama zamanı. Çünkü dün gece geçirdiği bir kalp krizi sonucu hayata veda etti. İnsan anlıyor ki, bazı diziler, bazı karakterler, bazı anlar, tüm aileyi bir araya keyifle getiriyor. ‘Zaman nasıl da hızlı ve hissettirmeden geçiyor.’ diye düşünmeden edemiyorum sonra…
Ruhun şad olsun Ayşegül Atik…
Ruhun şad olsun Şükran Hanım…
Çocukluğu ve eğitim hayatı
Ayşegül, 1948’de, Ankara’da, beş çocuklu Ersoy çiftinin kızları olarak dünyaya geldiğinde ailesi, ona ‘Mürşide’ adının verdi. Babası bir subaydı ve soyları Sokullu Mehmet Paşa’nın on altıncı kuşağına dayanıyordu. Yıllar sonra verdiği bir röportajda bu konu ile ilgili şunları söylemişti:
“Vakıfla bağlantılarımız var. Ahfadız. Tescil edilmiş bir Sokullu evladıyız, evet.”
Çocukluğunu, ilk gençliğini Ankara’da geçirdi Ayşegül. Liseyi, TED Ankara Koleji’nde tamamladı. Bundan sonrası için hayatını belirleyecek tercihini ise konservatuvardan yana kullandı. Ankara Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü’nden mezun oldu. Ve sonra da 1970’te, Devlet Tiyatrosu Oyuncusu…
Devlet Tiyatrosu’nda, ‘Ezgiler Ezgisi’, ‘Gömü’, ‘Yollar Tükendi’, ‘Ceza Kanunu’ gibi pek çok oyunda sahnedeydi. Babacığının bu konuda zamanı gelince bir şeyler yazması ya da eğitim vermesi üzerine hayalleri vardı. Yine aynı röportajda şöyle diyordu:
Sonunda o da oldu. Şimdi Yakın Doğu Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi’nde tiyatro oyuncusu yetiştiren bir eğitim görevim var.”
Ayşegül Atik, Yakın Doğu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde, Oyunculuk Ana Sanat Dalı’nda öğretim görevlisi idi ve o, bunları anlatırken babası hayatta değildi. Ama gözlerinin ışıldamasına yetiyordu…
(Çocukları ile)
Ayşegül Atik evlendi
Ayşegül ve Ali Atik çifti, 1977’de evlendi. Bu evlilik onlara Alper ve Argun adını verdikleri iki evlat getirdi.
Ayşegül ve Ali, birlikte çalışıyordu. Ali Atik, 80’lerde, hem basketbol hakemliği yapıyordu hem de karısı Ayşegül ile tiyatro ve televizyon işlerini yürütüyordu. Birlikte Ali Atik – Ayşegül Atik Çocuk Tiyatrosu adını verdikleri bir tiyatro dahi kurdular. Ancak sonra bir yerde yıllar süren bu evlilik bitti.
2002’de, Kadıköy 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne dava açan Ali, boşanma gerekçelerini dilekçesine ‘Şiddetli geçimsizlik!’ diye yazmıştı. Ayşegül de bu karara saygı duyduğunu belirterek şöyle demişti:
"Birbirimizi severek evlenmiştik. Uzun yıllar mutlu beraberliğimiz oldu. Ancak son zamanlarda anlaşamıyorduk."
İstanbul’a uzanan bir yol
Ayşegül, Ankara’da, Devlet Tiyatrosu Oyuncusu olarak mesleğini aşkla yapıyordu. Ancak sonra İstanbul onları da çağırdı. Hani hep çağırır ya… 8 senelik Devlet Tiyatrosu Oyunculuğu’ndan 1978’de istifa etti. İşlerini de eşi Ali ile birlikte İstanbul’a taşıdılar. Ve hayat burada devam etti…
Ayşegül Devlet Tiyatrosu’ndan ayrıldıktan sonra çeşitli tiyatro toplulukları ile çalışmaya başladı. TRT’nin tek kanal olduğu yıllardı. Eşi ve Levent Kırca ile başarılı işlere imza attı.
TRT ile ilişkileri daha öğrenci oldukları zamana dayanıyordu. Zaman geçtikçe de arttı. İlk kuruluş yıllarından itibaren küçük diziler, köy oyunları derken pek çok alanda TRT’ye hizmet vermişlerdi. Levent Kırca da o dönem TRT’de diziler, küçük oyunlar yapıyordu. Ve Atik Ailesi ile de birlikte çalışmak istiyordu.
Önce Ali’ye teklif etti. Ali ile Levent Kırca yazdı ve hep birlikte oynadılar. Küçük küçük skeçlerden bir araya getirdikleri bir kabare türü olan bu işlerden çok yaptılar. Başarılıydılar da…
Örneğin, ‘Bu Oyun Nasıl Oynanmalı’ adlı bir çocuk programı yaptılar. TRT’nin iç yapımıydı. Bugünleri neredeyse 40 yıl sonrasında taze, duru bir gülümseme ile anlatıyordu. Bu iş, yurt dışından ödül dahi almıştı.
Sonra ses getiren, daha tanınır olmalarını sağlayan o KDV reklamı geldi. Aslında kamu spotu demek daha doğru. Maliye Bakanlığı’ndan gelen iş için Ali, ‘Bir Alışveriş Bir İş’ metnin, bir gecede yazdı. ‘Önce alışveriş, sonra fiş’ sloganlı bu reklamda, erkek karakter kadın karakterden alışveriş yapmasını ve mutlaka bir fiş almasını istiyordu; her alışveriş için mutlaka bir fiş. Kadın karakter de yaptığı alışverişin ardından elinde bir poşet elektronik fiş ile dönüyordu. Ancak alışveriş sonrası alması gereken fatura fişlerini de ihmal etmemişti tabii… Kendileri çekip yolladılar bu filmi. Uzun süre yayınlandı. Seyredildikçe daha tanınan yüzlere, zamanla bilinen isimlere dönüştüler…
O röportajda Ayşegül Atik, ‘Bu Oyun Nasıl Oynanmalı’dan bir görüntü izlerken o an üzerinde bulunan kıyafeti kendisinin diktiğini de söylüyordu. Pek çok kıyafetini de kendisi dikerdi. Çok beğendiği bir şeyse hele, muhakkak dikiş makinesinin başına geçerdi. Düğünler, davetler… Kendisine mutlaka bir kostüm hazır ederdi…
O dönem ‘Arkadaş Arıyorum Arkadaş’ adlı bir iş de yaptılar. Telsizle insanlar sosyalleşiyor, arkadaş buluyordu. Ayşegül Atik, röportajında bu işi bugünün sosyal medyasına benzetiyordu:
“İşte o dönemin nasıl diyeyim, sosyal medyası da buydu. Böyle telsizler vardı. Şimdi hani sosyal medyada arkadaşlıklar, konuşmalar filan var ya, o dönemde de bu telsizler vardı…”
Ayşegül, Ayşegül Atik Tiyatrosu’nda, yönetmenliğini Işıl Yücesoy’un yaptığı ‘Gizli Bahçe’ oyununda oynuyordu. 2002’de ise, hafızalardan silinmeyecek ‘En Son Babalar Duyar’ adlı dizide başrollerden biriydi. Ayşegül Atik, başrolü dizideki ailesi Ali Erkazan, Ali Sunal, Arzu Balkan, Hatice Sunal, Levent Ülgen, Selahattin Taşdöğen gibi isimlerle paylaştı. Eylül 2002’de başlayan Sibel Kocataş, Funda Karagöz yönetmenliğindeki bu dizi, Haziran 2007’de sona erdi. Hayat verdikleri gerçek bir ailede Ayşegül Atik, ‘Şükran’ karakteri ile 5 sezon boyunca evlerimize konuk oldu. Ve şimdi aklımızda hep o kadın olarak kalacak...
2007’de, Yıldız Kenter, Tarık Pabuççuoğlu, Ege Aydan, Gürgen Öz, Ekin Türkmen, Binnur Şerbetçioğlu, Murat Akkoyunlu gibi isimlerin yer aldığı‘Kısmetim Otel’ adlı dizide ‘Ayten Kısmetim’ karakterine hayat verdi.
2010’da, Necati Akpınar’ın yapımcılığını üstlendiği ‘Şen Yuva’da, Altan Erkekli, Ceyda Düvenci, Levent Üzümcü, İrem Sak, Alper Kul, Okan Çabalar gibi isimlerle bir aradaydı. ‘İnci’ karakterini canlandıran Ceyda Düvenci’nin annesi ‘Gülümser’e hayat verdi.
2017’de, Fox TV’de başrollerini Ece Uslu, Cansel Elçin, Nilay Deniz ve Berk Atan’ın paylaştığı ‘Dayan Yüreğim’ başladı. 24 Şubat’ta yayınlanan dördüncü bölümde Ayşegül Atik de, Cansel Elçin’in annesi ‘Türkan’ olarak dizideki yerini almıştı…
Daha pek çok işte yer alan Ayşegül Atik, verdiği o röportajda dizilerle ilgili şöyle bir açıklama yapıyordu:
“Reddettiğim birçok dizi oldu ve sonradan şöyle oldu o dizi başladığı zaman: ‘Aman Allah’ım! Teşekkür ediyorum, iyi ki burada yer almamışım.’ Oldu, bu çok oldu hayatımda.”