Lütfi Elvan'ın yerine Hazine ve Maliye Bakanlığı koltuğuna oturan Nureddin Nebati ile ilgili tartışmalar bitmiyor. Göreve geldikten sonra FETÖ terör örgütü elebaşı Fethullah Gülen ile çekilen fotoğrafları yeniden gündeme gelen Nebati, ekonomi eğitimi görmemiş olmasıyla da dikkatleri üzerine çekti.
Son olarak AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 20 Aralık'ta 'kur garantili TL mevduat' uygulamasını duyurmasının ardından dolarda sert düşüş yaşanmış, ancak bu da yine tartışmaları beraberinde getirmişti. İktidara yakın ekonomistler bunun bireysel satış olduğunu söylerken, bazı ekonomistler ise bankaların dolar sattığını savunmuştu.
Ekonomist Murat Kubilay, son tartışmalar ışığında Nureddin Nebati'yi değerlendirdi. Twitter hesabından paylaşım yapan Kubilay, şunları kaydetti:
Türkiye'de ekonomi tarihinde Tansu Çiller en başarısız kişiydi, ta ki Berat Albayrak'la tanışana kadar. Öyle görünüyor ki, Nureddin Nebati bu unvanı en hızlı bir biçimde üstüne alacak, tabii ipi asıl tutanın Albayrak, nihai karar vericinin de Erdoğan olduğunu hepimiz biliyoruz.
Dün en çok şamataya vurulan kısım ABD Merkez Bankası Fed'in mülkiyet ve yönetimine ilişkin temelsiz bilgilerdi. Doğrudur, özellikle ABD gibi kapitalist ülkelerde büyük sermaye devlet kurumlarını etki altına alır; ancak mülkiyet üzerinden değil, atananlar ve ideolojiler yönünden.
Fakat Nebati bunu kahvehane düzeyinde biliyor, anlatıyor ve çok yerinde bir cevap verdiğine inanıyor. Buna pek şaşırmamak lazım, üstenci bir dille söylemiyorum. Ancak onun yaşamı oldukça dar bilgili ve hep aynı görüşe sahip kişiler arasında geçmişe benziyor.
Gaziantep Nizip'te imam hatip eğitimi, ardından görüşlerine yakın çok sayıda siyasal İslamcı'nın da öğrenci olduğu bir dönemde İstanbul Üniversitesi. Doktora tezinin AKP üzerine olması ve yabancı dildeki kaynaklara neredeyse hiç yer verilmemesi. Yurtdışı tahsilinin olmaması vb.
Bir kişinin bilgili olması için bunların tam tersini yapması gerekmiyor, ancak tek taraflı aldığı bilgiyi şüpheyle inceleyebilmesi için farklı görüşlerle tanışması gerekiyor. Bu nedenle, haklı gerekçelerle beğenmediğimiz Albayrak, Nebati'ye kıyasla daha bilgili ve belli.
Bu arada Nebati'nin çocukluk dönemine vurgu yapmak için Şanlıurfalı bir aşiret ailesinden olduğunu, iş hayatında MÜSİAD'da yer aldığını ve Fetullah Gülen ile poz verdiğini de hatırlatalım. Arada bazı çelişkiler olsa da görüştüğü kişiler hep benzer bakış açısına sahip.
Dahası kibirli ve gerektiğinde kabalaşma potansiyeline sahip. Tabii bu kısmı henüz görmedik, kimseyi lekelemeyelim. Fakat Şahap Kavcıoğlu ile kıyaslandığında, onunla aynı olmadığını, haliyle daha cüretkar davranabildiğini gözlemleyebiliyoruz. Bunu iş hayatı kaynaklı görüyorum.
Nebati; bildiğimiz kadarıyla aile şirketi dışında hiç çalışmamış. Yani üst düzey bir pozisyona tepeden dahi inerek hiç oturmamış, ta ki bakan yardımcılığına kadar. Hep zengin aile çocuğu olmuş; zaten çalışanların haklarına ve onların tasarruflarına bakışında da bu üstencilik var.
Aile, eğitim ve siyaset esnasında farklı görüşlerle kurmadığı ilişkiyi iş hayatında da kurmamış; muhtemelen ilişkisi dış ticaretle sınırlı kalmış. Gittiği ülkelerde gelişmişliği büyük havalimanları ve otoyollar sanmış. Bilginin öneminden bihaber, bilseydi bu görevi kabul etmezdi.
Bu gözlemlerimin tamamı kamuya açık bilgilerden ve son dönemde ekranda verdiği görünümle elde edildi. Bakanın bilgisizliğiyle kur korumalı mevduat ölü doğacak gibi. Halbuki, bakan söyleyemese de, bu sistem riskine rağmen 'bereketli döngü' yaratabilirdi.
Orhan Pamuk'un kendisini veya kitaplarını sevmeyebilirsiniz; ancak son romanı 'Veba Geceleri' bilmeden bu son döneme atıfta bulunmuş. Akdeniz'in ortasında küçük bir adada salgın var, yönetimi siyasi İslam alıyor, cahillik sonucu herkes ölünce idareyi panikle aniden bırakıyorlar.
Bu hikayenin sonu da böyle olacak. Birkaç aya enflasyon beklentilerine rağmen politika faizini düşürerek bir şey yapamadıklarını görecekler. Sonra ya faiz artırımı ile geri vitese atacaklar ya da inada bindirip ileri vitesle çok daha büyük bir şok yaşatacaklar.
Bu şokun ne olduğunu hem bankacılık kanunu hem de toplumda panik yaşanmasını arzu etmediğim için yazmak istemiyorum, fakat fısıltı gazetesinde herkes konuşuyor. Gönüllülükle tercih edilmeyen sistemi zorunlu hale getirirlerse bunu yaşarız. Sonrasını öngörmekse çok zor.
Gelelim bugünlerden almamız gereken derse. Son 40 yılda sermaye bürokrasiden şikayet etti, siyasal İslam da devleti kontrol edebilmek için ona oligarşı dedi. Şimdi anladık ki, devletlerin devamlılığı için bürokrasi şartmış; ve varsa hatası, yok edilmek yerine tamir edilmeliymiş
Doğrudur; bürokrasideki atamalarda güçlü aileler her zaman etkindi, tıpkı ABD'de olduğu gibi, ve denetlenmedikçe kendi çıkarlarını veya mensubu oldukları cemaatleri kayırabiliyorlardı, yine tıpkı ABD'de olduğu gibi. Ama bugün bürokrasi olsaydı bu yaşananlar olmazdı.
Nureddin Nebati; HMB bakan yardımcısı olamazdı. Bakan olsa o bürokrasi onun çılgın denemelerine müsaade vermezdi. Sadece ekonomi mi, dış ve iç politikada yaşananlara bakın. Doğrudur, bürokrasi işleri yavaşlatabilir, fakat bu durum tüm kontrol mekanizmaları için geçerlidir.
Özetle, Nebati'ye şaşırmamak gerek, onu oraya atayanlara şaşırmamak gerektiği gibi. Yeni denenmek istenen sistem, bu liyakat ve güven yoksunluğunda ölü doğacak gibi, ancak net yargı için henüz erken. Bürokrasi bu ülkeyi koruyabilirdi, değerini anladık ama devlet tükendikten sonra.