Bir gün bir Erzurumlu bir lokantaya gitmiş.Lokantanın girişinde bir papağan: –Aa Erzurumlu gelmiş !!! demiş. Erzurumlu bunu duyunca çok duygulanmış ve papağanı satın almak istemiş. Ama lokantanın sahibi: – Üzgünüm papağanı satamam ama yumurtalarını satabilirim demiş. Erzurumlu da papağanın 3 yumurtasını almış.
fıkranın devamını okumak için görsellere tek tek tıklayarak ilerleyiniz
Erzurumlu yumurtaları aldığı gibi Erzurum’a gider yumurtaları kuluçka makinesine koyar. Ama yumurtalardan bir bıldırcın, bir hindi, bir de güvercin çıkmış. Bunu gören Erzurumlu direk o lokantaya gider.
Papağan:
– Aptal Erzurumlu geldi der.
Erzurumlu:
– Benim aptal olduğumu bir sen biliyorsun ama senin kimlerle düşüp kalktığını tüm Erzurum biliyor! Demiş…..:)))
BONUS FIKRA
Adamın birisinin, arabasının lastiği tam tımarhanenin önünde patlar.
Adam arabayı kenara zor yanaştırır.
Sonraki işlem malum.. Kriko, stepne, bijon anahtarı ve tekeri söker.
Ama söktüğü 4 adet bijon, yuvarlanıp yağmur mazgalına düşer.
Mazgal açılır gibi değil, bijonlar görünmüyor bile.
Adam bir sağına bakar, bir soluna bakar, çaresiz kaldırıma çöker.
Olayı en başından beri tımarhanenin demir parmaklıklı penceresinden izleyen bir deli, seslenir;
– Ula salak! Sen ne yapıyorsun orda öyle?
– Sorma birader, lastik patladı ve değiştirirken bijonları mazgala düşürdüm.
– Düşündüğün şeye bak! Diğer lastiklerden birer tane bijon çıkar. Hepsi 3 bijonlu olsun. Seni, lastikçiye kadar idare eder.
Şimdi Ne Yapacağım?
İskoçya'da iki avcı ava çıkarlar. Yürüme esnasında avcılardan biri yere düşer ve hareketsiz olarak yatar. Bunu gören arkadaşı hemen yanına gelir bakar ki arkadaşı nefes almıyor, gözlerindeki ferin de kaybolduğunu fark eder ve hemen acil sevisi arar.
- Arkadaşım öldü, bu durumda ne yapmam gerekiyor? Diye sorar.
Telefonun ucundaki ses:
- Sakin olun ben size yardım edebilirim ama önce arkadaşının öldüğünden emin olmamız gerek, der ve birkaç saniye sessizlikten sonra bir el silah sesi duyulur. Sonra:
- Tamam, şimdi ne yapacağım?
Avcılar ekledi, 1032 kez okundu...
Kurşun Geliyor
Avcılar bir gün oturmuş hepsi atıp tutuyor. Ben şöyle vurdum, böyle tuttum diye.Bir tanesi de başlamış anlatmaya;
- Bir gün ormanda avlanıyorum bi baktım karşımda ayı, hemen tüfeği doğrulttum bir sıktım yok, ulan nooluyo buna herhalde tutukluk yaptı dedim. Namlunun içine baktım, gördüm ki kurşun geliyo, hemen çevirdim ayıya vurdum.
Cennet ve Cehennem
Avcının biri bir gün arkadaşıyla avlanırken arkadaşının tüfeğinden bir mermi ona denk gelmiş ve arkadaşı da onun öldüğünü fark etmemiş.Ve bir süre sonra orayı terk etmiş.Adamın ruhu gidince de nereye gideceğini ölen avcı kendi seçecekmiş ve oda bakmış cennette herkes tesbih çekiyor cehennemde de herkes çok eğleniyor demiş ki cennette benim canım sıkılır ben cehenneme gitmek istiyorum orda canım sıkıldığı zaman eğlenceye katılırım hiç canım sıkılmaz demiş ve cehenneme girmiş ama oraya adımını attığı anda şeytan demiş Ki eğlence bitti herkes kazanlara!
Temel ile Dursun bir gün ava gitmişler. İri bir geyik avlayıp geri dönerlerken çok ağır olan geyiği birer boynuzundan beraberce tutarak köylerine doğru yola koyulmuşlar. Köye beş yüz metre kala köyün yaşlılarından biri ile karşılaşmışlar. Adam geyiği görüp Temel ile Dursun'u tebrik ettikten sonra geyiği böyle taşımaları halinde etinin sertleşeceğini söyleyerek kuyruğundan çekerek taşımalarını önermiş. Temel ile Dursun da kuyruğundan çekerek taşımaya başlamışlar. Bir süre sonra çok yorulmuşlar ve Dursun Temel'e dönüp:
– Ula Temel biz yine eskisi gibi taşısak iyi olur. Baksana köyden epeyce uzaklaştık...
Tilkinin biri akşam üstü bir kayanın tepesine oturmuş, başlamış hayal kurmaya.
"Şimdi gider Ali ağanın kümesten iki tavuk alırım, Osman ağanın kümesten bi hindi, Haydar emminin kümesten üç ördek, artık veli ağanın kümese de yarın akşam dalarız."
Derken avcının biri de avdan dönüyormuş hem de eli boş. Tilkiyi görünce silahı doğrultmuş basmış tetiğe. Tilki tepeden teker tombala inmiş dereye. Hemen kalkmış bakmış etrafına bir iki sıyrıkla işi atlatmış. Sonra demiş ki;
- Ulan bi izin vermiyorlar ki ağız tadıyla malımızı sayak.
Kaza Kurşunu
İki arkadaş ava gider. Yanlışlıkla biri diğerini vurur. Panikle doktoru arar.
- Doktor bey arkadaşımı vurdum öldü galiba. Doktor:
- Sakin olun, önce ölüp ölmediğinden emin olun, der.
Ardından bir el silah sesi duyulur.
- Kesin öldü, şimdi ne yapmayalım doktor bey?
Üç sıkı dost birlikte balık tutmaya gitmişler. Hep beraber gülüp eğlenerek balık tutmuşlar. Tuttukları balıkların birazını pişirip yemek için yakacak toplayıp ateş yakmışlar. Balıklar yanan ateşte pişerken sohbet etmeye başlamışlar. İçlerinden birisi arkadaşlarına dert yanmış:
- Bugün balık tutmaya gidebilmek için karıma evdeki eskiyen koltuk takımını değiştireceğime söz vermek zorunda kaldım.
Bunun üzerine diğeri de arkadaşlarına dert yanmış:
- O da bir şey mi? Ben bugün balık tutmaya gidebilmek için karıma evin bütün duvarlarını boyatacağıma söz vermek zorunda kaldım.
Üçüncü arkadaşlarından ses çıkmayınca merakla sormuşlar:
- Sen ne söz verdin balık tutmaya gidebilmek için?
Üçüncü arkadaşları cevap vermiş:
- Ben hiçbir söz vermedim. Sabah kahvaltıdan sonra karıma "Bugün canım çok sıkkın, balık tutmaya mı gideyim yoksa birlikte annemlere ziyarete mi gidelim?" dedim. O da bana "Hayatım, giderken üstünü sıkı giyin, gelirken de tuttuğun balıklardan birazını eve getir." dedi.
Tilkinin Kuyruğu
Avcının biri köy kahvesine gelir, benim vurduğum tilkinin kuyruğu bilmem kaç metre deyip yüksekten atarmış. Bir gün adamın biri "Ben öksürünce tilkinin kuyruğunu kısalt" demiş. Bir gün adam kahvehaneye gelip anlatmaya başlamış;
- Vurduğum tilkinin kuyruğu 15 metre
- Öhö öhö
- 12,5 metre
- Öhö öhö
- 10 metre
- öhö öhö
Halbuki adamın boğazı gıcık yapmıştır.
- Yarım metre
- Öhö öhö
- E be birader, bu tilkinin kuyruğu hiç mi yoktu, demiş