Çok zengin bir kadın taşındı bizim mahalleye, giyimi kuşamı ve tarzıyla aşırı şık, muhteşemdi. Mahalledeki herkes şaşkındı, bukadar zengin birinin burada ne işi vardı? Çok nazik ve kibar biriydi, karşılaşınca hafiften gülümserdi ama kimseyle muhatap olmaz konuşmazdı. Biz 6 kişilik bir aileyiz 3 kız bir erkek annem babam yaşıyoruz, kadının kaldığı evin çaprazında kalıyor evimiz, nezaman baksam perdeleri kapalı tek odasının işığı yanardı. Sofrabezi silkelemek için cama çıktığımda, kadın perdeyi aralamış bizim eve doğru bakıyordu ilk defa camdan baktığını görmüştüm, beni görür görmez perdeyi hızla kapatıp içeriye girdi, çok tuhaftı kimdi bu kadın, neden bizim eve bakıyordu? Neyse fazla üzerinde durmadım içeriye geçtim, aradan bir ay geçti, havalar iyice soğumuştu. O gün gün boyu bardaktan boşalırcasına yağmur yağdı, gece 9 civarıydı, çok fena gök gürlüyor şimşek cakiyordu, birden kapı çaldı, bu havada bu saatte kim geldi ki diye birbirimize baktik, annem kapıya doğru yürürken bizde meraktan arkasindan gittik, kapıyı açtık oda ne ! Gelen aylardır merakla izledigimiz zengin kadindı, ” İyi akşamlar” dedi nazik ve naif bir ses tonuyla, ” iyi akşamlar içeriye buyrun” dedi annem, kadın girdi içeri oturdu kanepeye, şaşkınlığımızı gizleyemiyorduk kadından. ” Biliyorum henüz tanışmadık bu şekilde gelmem pek uygun olmadı, gök gürültünden çok etkileniyorum kalamadim evde, hem bir kahvenizi içerim hem bu nedenle tanışmış oluruz diye düşündüm” dedi annemde ” çok iyi yaptınız bizde size hosgeldiniz demek için fırsat arıyorduk” dedi. Baya sohbet ettiler fakat kadin kendiyle alakalı hicbirsey anlatmadı, ara ara bizlerle alakalı sorular soruyordu anneme fakat kendisi annemin sorduğu sorulara kaçamak cevaplar veriyordu, o gece yağmur durmadı gök gürültüsü bir türlü kesilmedi, annem kadına bu gece burada kalın lütfen yağmur durmadı evde tek başınıza kalmayın dedi, kadın sanki bu teklifi bekliyormuş gibi hiç itiraz etmeden kabul etti. Bir süre sonra annem kadının yatağını hazırladı ona yerini gösterdi, hepimiz odalarımıza çekildik yattık, kesin birsey var bu kadında diye düşünürken uyumuşum. Sabah annemin feryadıyla uyanıp yataktan fırladım koştum gittim annemin yanina.. devamını okumak için diğer sayfaya geciniz
Sabah annemin feryadıyla uyanıp yataktan fırladım, kalbim hızla atıyordu. Koşarak salona gittim, annem oradaydı, gözleri büyümüş, elini ağzına kapatmıştı. “Ne oldu anne? Ne oldu?” diye sordum, sesim titriyordu. Annem, kadının odasını işaret etti, bir şey söyleyemeden sadece eliyle gösteriyordu.
Hızla odanın kapısını açtım. İçerisi sessizdi, kadının yattığı yatak bozulmamıştı, sanki hiç dokunulmamış gibiydi. Ama kadın ortada yoktu. Tüm eşyaları, gece giydiği o şık elbise, çantası, hiçbir şey yoktu. “Nereye gitmiş olabilir?” diye düşündüm. Ama aklım almıyordu; yağmur hala dinmemişti, dışarıda tek bir iz bile yoktu. Eğer evden çıkmış olsaydı, en azından bir kapı sesi duyardık. Ama o, sanki hiç var olmamış gibi yok olmuştu.
Babam ve kardeşlerim de uyanmış, hepimiz şaşkınlıkla birbirimize bakıyorduk. Annem, kadının gitmiş olabileceğine inanmak istemiyordu. “Daha sabahın erken saati, böyle bir yağmurda nereye gidebilir ki?” dedi annem. “Belki de bir ihtiyaç için kalktı, evde bir yerdedir,” diyerek etrafa bakmaya başladık.
Evimizin her köşesine baktık, ancak kadın hiçbir yerde yoktu. Sonra annem kadının odasında dikkatlice bakmaya başladı. Yastığının yanına koyduğumuz su bardağı bile dokunulmamıştı. Annem titreyen elleriyle perdeyi araladı, dışarıya doğru baktı, ve yüzü daha da soldu. “Olamaz,” dedi fısıldayarak.
“Ne oldu anne?” dedim. Annem, dışarıdaki sokak lambasına doğru işaret etti. Lambanın hemen altında, kadının o geceki elbisesi yerlerde duruyordu, sanki onu giyen kişi bir anda buharlaşıp gitmiş gibi. Elbise yağmurda ıslanmış ve çamura bulanmıştı, ama kadından eser yoktu. Daha da tuhaf olan, elbisenin hemen yanındaki küçük, metal bir anahtardı. Annem yavaşça anahtara doğru yürüdü, eline aldı ve dikkatle inceledi. Üzerinde kadının isminin baş harfleri “M.B.” yazıyordu. O an, kadının adını hiç sormadığımızı fark ettik.
Kadının evine gitmeye karar verdik. Çaprazdaki evde kimseyi görmemiştik, ama belki bir iz buluruz diye düşündük. Kadının evine doğru yürüdük, ancak kapıya ulaştığımızda evin girişinin kilitli olduğunu fark ettik. Camlardan içeri baktık ve içerisi boştu. Evi terk edilmiş gibiydi; hiç kimsenin yaşamadığı, tozlu, eski bir mekân gibi duruyordu. Oysa kadın birkaç gün önce buraya taşınmış gibi görünüyordu.
Babam, mahallenin eskilerinden biri olan amcayı çağırdı. Adam, bizim şaşkınlığımızı görünce önce duraksadı, sonra derin bir nefes alarak konuşmaya başladı: “O ev yıllardır boş. Oraya en son taşınan kişi bir kadındı, ama bundan belki 10 yıl önce. O da sessiz, içine kapanık biriydi. Bir gün fırtınalı bir gecede ortadan kayboldu, kimse onu bir daha görmedi.”
Söylediklerini duyunca tüylerim diken diken oldu. Annem elleriyle ağzını kapatarak “İmkânsız!” dedi, “Dün gece burada, bizimle birlikteydi!”
Adam hüzünlü bir gülümsemeyle başını salladı. “Belki de gördüğünüz kişi o kadındı. Ya da onun ruhuydu, kim bilir… Bu evde yaşayan kimse huzurlu bir şekilde gitmedi.”
Hepimiz birbirimize bakarken içimizi derin bir ürperti sardı. O gece gördüğümüz kadının kim olduğunu asla öğrenemedik. Ama o gün annem, kadının bıraktığı anahtarı eski bir kutuya koydu ve bir daha asla o kutuyu açmadı.
O günden sonra, mahalledeki o eve kimse bir daha taşınmadı.