İki ayyaş tövbe etmek için abdest almaya hamama giderler. Locada soyunurlarken birisinin cebinden bira şişesi çıkar.
– Ben bunu içeceğim.
– Hayır hani tövbe edecektin.
– Para verdim. Güzelce içer. Bir yudum,iki yudum derken dünya döner. Tam bu sırada locanın kapısı açılır ve…. DEVAMINI OKUMAK İÇİN GÖRSELE DO/KUNUNUZ
İki ayyaş tövbe etmek için abdest almaya hamama giderler. Locada soyunurlarken birisinin cebinden bira şişesi çıkar.
– Ben bunu içeceğim.
– Hayır hani tövbe edecektin.
– Para verdim. Güzelce içer. Bir yudum,iki yudum derken dünya döner. Tam bu sırada locanın kapısı açılır ve….muhafızlar içeri girer.
– Burası kralın boşaltın.
– alkol içen “Alem buysa kral benim.” Kral gelir. Aksilik buya ayağı takılır düşer ve ö-l-ü-r. Muhafızlar krala benzeyen adamı tutup saraya götürürler. Önüne 3 tane ip getirirler ve derlerki:
– Birinci ipi çek sarışınlar gelsin, ikinci ipi çek esmerler gelsin, acıktınmı üçüncü ipi çek. Bir süre sonra 1. ip. Öfff alem. Bir süre sonra 2. Ip. Öfff alem. Karnı acıkır 3. ip. Altın taslar içinde yemekler. Yer içer sonunda sıkışır. Arar tarar fakat tuvaleti bulamaz. Tutar yemek yediği altın tasların birisinin içine s*çar. Tam o anda kafasında küt diye p-atlar.
– Hamam tellağı:
“ Ulan bir bir çektin anladık, ikinciye de okey hamam tasına s*çmanın alemi neydi.
BONUS FIKRA 2
”Nasrettin Hoca şehre inmek için evinden çıkar. Bu sırada bahçe kapısında bir komşusuyla karşılaşır. Komşusu Hoca’ya;
“Hocam, geceleyin sizin evden gürültüler geliyordu, merak ettim, hayrola?”deyince Nasrettin Hoca da;
“Bir şey yoktu, hatunla biraz tartışmıştık, demek ki ağız dalaşımızı duymuşsun.” der.
“Hoca Efendi, öyle küçük bir tartışma gibi değildi sanki…”
Bu defa Hoca şöyle bir sakalını sıvazladıktan sonra;
“Haa! Hanımın ayağı benim cübbeye takıldı, yırtıldı, demek ki o sesi duymuşsunuz.” der.
Komşusu ısrarlıdır, sormayı sürdürüp;
“Hocam, cübbeden hiç öyle ses çıkar mı?” deyince, Nasreddin Hoca dayanamaz;
“Yahu komşu, ne uzatıp duruyorsun, cübbenin içinde ben de vardım.” der.
BONUS FIKRA 3
Yemeğin Buğusu, Paranın Sesi Fıkrası
Nasrettin Hoca Akşehir’de kadılık vazifesini yürütürken karşısına iki adam çıkmış. Birisi öteden beri cimriliği ile tanınmış bir aşçı, diğeri de boynu bükük bir fakir. Aşçı sözü almış :
– Hocam demiş, ben bu adamdan davacıyım. Dükkanın önünde fasulye pişiriyordum. Tencerenin kenarından buğusu çıkıyordu yemeğin. Bu adam elinde somun ekmekle geldi. Kopardığı lokmaları yemeğin buğusuna tutup başladı atıştırmaya. Nihayet koca bir ekmeği bitirdi. Ondan fasulye buğusunun parasını istedim, vermedi.
Nasrettin Hoca anlatılanları dikkatlice dinledikten sonra fakire dönüp :
– Doğru mu bunlar ? diye sormuş.
– Evet, demiş fakir adam.
– Öyleyse para kesesini çıkar bakalım.
Zavallı fakir kadı efendiye karşı gelememiş. İçinde üç beş akçe bulunan para kesesini Nasrettin Hoca’ya uzatmış. Bu sefer aşçıyı çağırmış yanına. Keseyi kulağına yaklaştırarak şıngırdatmaya başlamış. Sonra da :
– Haydi demiş aldın işte alacağını. Aşçı :
– Nasıl olur? diye şaşkınlığını belli etmiş. Paramı vermediniz henüz. Hoca cevap vermiş :
– Fazla uzatma, yemeğin buğusunu satan paranın da sesini alır elbet! Kaynak : replikler.org